20 Nisan 2011 Çarşamba

Siyah ve Beyaz

Sen ve ben: iki günahkâr…
Tövbekârların yurdundan kovulacağız!
Zaman aktı, zaman akacak ve akar zaman.
İki iskemle üstünde iki ilmek sallanır,
İki ipin halkasında gülümser şeytan.
Gözlerimizdeki korkuyu fark etmesinler?
Gözlerimizdeki umudu onlar görmezler.
Kaçacaksak eğer,
Şimdi vakit tamam…
Karıncaların yuvaları güneye mi bakar?
Sürgünü bir sözlük nasıl tanımlar?
Ekmeği unut, suya gerek yok!
Yarılacak, kanayacak bile ayaklarımız.
Çünkü sen ve ben: iki münafıkmışız…

Sen ve ben: aksak bir saat…
Koş ve kaç sen!
Yelkovan gibi, uzun ve narin…
Saçlarını topla ki seni fark etmesinler.
Ben kısa… Ağır adımlarla ilerleyeceğim.
Akrep gibi... Zehir zemberek…
Bizdeki iki doğrunun farkına bir gün varacaklar.
Ve göreceğiz beş para etmeyecek iade-i itibar
Zaman aktı, zaman akacak ve zaman akar.
Geceleyin boş bir evin duvarlarından gölgeler sarkar.
Sarkan gölgelerin içinden çıkar çatık kaşlı yargıçlar.
Artık geç kalıyoruz, tamamdı vakit.
Hep kuzeye gidersen karşına hangi deniz çıkar?
Doğuya gidince benim dilimden anlar mı çocuklar?
Kimliğini bırak, diplomanı, cüzdanını da.
Titreyeceğiz, kirleneceğiz, dört duvar arasına bile tıkılacağız.
Çünkü sen ve ben: yanlış insanlarmışız...