4 Aralık 2012 Salı

ÜÇ GÜN

Ben seni üç gün bir tren garında
Ayakta beklemiş olabilirim.
Sevgililer ayakta karşılanırdı Anadolu’da
Ve sana her yeni gelen trenle
İçimde büyüyen heyecan için 
Çok teşekkür ederim.
Sonrasındaki hayal kırıklıklarını unut
Bilirsin işte… Umut…
Üzerine başka duygu konduramıyorsun
Bazen de soğuk peronlarda üşüyorsun
Yağmur yağınca hırçınlaşıyor insan
Sigara dumanıyla yuvarlak halkalar yapmak da 
Eskisi kadar popüler değil artık
Hem tanırsın beni 
Enseme değen her ıslaklığa illet olurum. 
Ama dayanıyorsun işte bir şekilde
Ve dayandıkça ıssızlaşıyor raylar
Rayların titreyişini özlüyorsun
Sanki hızı kesiliyor da tüm trenlerin
Bir türlü gelemiyorsun
Aslında gününü saatini bilsem 
Haklısın olmazdı böyle
Ama gelmediğin her trenle 
Elimde olmadan kışı erken getiriyorsun. 
Çünkü ben seni bir tren garında
Hüzünle ve heyecanla; umutla ve hayal kırıklıklarıyla
Tam üç gün beklemiş olabilirim
Ve sen
O trene hiç binmemiş bile olabilirsin.

Ben seni üç gün her iş çıkışında 
Sokağın köşesinde beklemiş olabilirim 
İnsanlar tuhaf tuhaf bakar 
Köşe başlarında boş boş dikilen adamlara
Oysa sana, her saat ve adres soran insanın 
Nezaket dolu Türkçe’si için 
Çok teşekkür ederim. 
Büyük şehirlerin hengamesi işte
Sıkılmıyorsun
Ama an geliyor o kalabalıkta kendini
Yapayalnız hissedebiliyorsun
Bazen yaşlı bir kadın yüzüne bakarak
Söylene söylene geçip gidiyor yanından 
Duymazlıktan gelsen de utanıyorsun
Ve sen utandıkça
Saat iş çıkışında takılıp kalıyor
Kalabalıklar arasında seni gözden kaçırabilirim
Hem tanırsın beni 
Yolda yürürken babamı bile fark etmeyebilirim
Çalıştığın iş yerini ve çıkış saatlerini bilsem 
Haklısın olmazdı böyle
Saat altıya yanaştıkça 
Sokaklar, arabalar, insanlar üstüne üstüne geliyor
Bir de taksi, otobüs ya da metro kullanma ihtimalin…
Çünkü ben seni iş çıkışlarında 
Bir sokağın köşesinde sorgulayan bakışlar altında
Tam üç gün beklemiş olabilirim
Ve sen 
Bu şehirde yaşamıyor dahi olabilirsin 

Ben seni üç gün bir sinema önünde 
Elimde iki biletle beklemiş olabilirim
İlk sinemayı erkekler ısmarlardı eskiden
Ve sana, çiftlerin kritikleri esnasında
Sonunu öğrendiğim altı film için
Çok teşekkür ederim
Bizim filme giden yoktu galiba 
Merak etme
Hem öğrensem de bilmezlikten gelirim
Şaşırabilirim hatta sana fark ettirmeden
Bazen seninle el ele film afişlerine bakmak geçiyor içimden 
Bir alana bir bedava günlerini beklemek de 
Arada gözlerim suni bir güzele çarpıyor
İğreniyorum tüm kadınlardan 
Beni tanırsın
Eğreti karakterlerden oldum olası hazzetmem 
Bir de her gün başka bir kızla aynı filme gelenlerden
Ama sabrediyorsun işte 
Sen sabrettikçe eskiyor elindeki biletler 
O gün filmi oynatmayacaklarından korkuyorsun
Yönetmeni uluslararası bir ödül alsa da 
Her şey artık taleple alakalı biliyorsun
Sağlam bir sevişme sahnesi de yoksa 
Sınırlı demektir zamanımız gerçekten
Halbuki ne tarz film sevdiğini bilsem 
Haklısın olmazdı böyle
Gece seansları başladığında
Sigara dumanı yakmaya başlıyor gözlerimi
Güzelce katlayarak biletleri 
Ceketimin iç cebine koyuyorum 
Bir de filmin hangi sonla bittiğini
Çok ama çok merak ediyorum
Çünkü ben seni bir sinema önünde
Elimdeki biletlerle ve uçarı hayallerle
Tam üç gün beklemiş olabilirim
Ve sen, 
O filmin sonunu daha önce görmüş olabilirsin.

Ben seni üç gün bir çay bahçesinde 
Tepeden bir şehre dalmış vaziyette beklemiş olabilirim
Mimarları güzel, kendileri renksiz binalarla dolu olsa da 
Ve sana, seyyar satıcılık yapan 
O dünya tatlısı çocukla ettiğim güzel muhabbet için
Çok teşekkür ederim. 
Ne kadar çok kazanırsa 
O kadar uzaklaşacak okuldan, biliyorum
Bazen hiç ummadığın anda ve mekanda
Yalnızlığını paylaşacağın biri çıkıveriyor karşına
İçin böyle bir tuhaf oluyor, seviniyorsun
Ve sen sevindikçe 
Mimarları kadar güzel oluveriyor tüm şehir
Limanlara koca koca gemiler yanaşırken
Garsonlar çayını kıvamında getiriyor
Beni tanırsın
Çayı hep ince belli bardakta bir buçuk şekerli içerim 
Bu nedenle hiçbir zaman 
Gerçek tadını alamayacakmışım
GDO’lu bir neslin takıldığı meseleye bak 
Buraya daha önce gelip gelmediğini bilsem 
Haklısın olmazdı böyle
Çay bayatlamaya başladığında
Gök yüzü kararıp sahil yolu ışıldadığında
Sigara paketim bitmeye yakın 
Sebepsiz bir hüzün kaplıyor içimi
Engel olamıyorum 
Çünkü ben seni bir çay bahçesinde
Bu olabildiğine çarpık kentleşen şehre dalıp 
Tam üç gün bir umutla beklemiş olabilirim
Ve sen
Daha önce buraya hiç gelmemiş
Ve çayı daima şekersiz içiyor olabilirsin

Ben seni üç gün bir telefonun başında 
Karmaşık duygularla beklemiş olabilirim
Mektuplaşmak da artık maalesef uçarı bir hayal 
Ve sana, operatörümün kampanyalarından 
Anında haberdar olduğum için
Çok teşekkür ederim.
Ettiğim küfürler kaydedildi mi bilmem
Hiç de pişman değilim 
İnsanları bu denli rahatsız etmek de neyin nesi 
Hem beni tanırsın 
Epilepsi hastasıydım küçükken
Bir de Karadenizli olmanın asabiyeti
Ama işte sakin kalmaya çalışıyorsun
Sen sakin kaldıkça beynine üşüşüyor ihtimaller
Bu meret gerçekten çekiyor mu her yerde? 
ÖSS’deki olasılık sorusunun cevabı neydi?
Gerçekten bu kadar mı umrunda değilim?
Ah bir yerlerden bulabilseydim numaranı
Haklısın olmazdı böyle
Saat geceyi vurduğunda 
Bütün hesaplar uyanışlara endeksleniyor
Çünkü ben seni bir telefonun başında
Bıkmadan ve hiç usanmadan 
Tam üç gün beklemiş olabilirim
Ve sen 
Numaramı bir yerlere kaydetmemiş olabilirsin.

Hatta ben seni sevmiş de olabilirim
Oysa sen 
Beni fark etmemiş dahi olabilirsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder