25 Aralık 2011 Pazar

Mektup - 2

Yine sana yazıyorum. Yapabileceğim başka bir şey yok. Çok kötüyüm be Hakan Abi. Çok kötü…

Sana bazı duyguları anlatamayacağımdan bahsetmiştim. Anlatmak istiyor insan, bazen bu gücü kendinde buluyorsun, ama bırak yazmayı, bırak konuşmayı düşünemiyorsun bile…
Bir evladın, kıpkırmızı gözlerle yoğun bakım girişinde duvarın dibine çökmüş, ağlaması mesela. İçinden kaç kez “anne” dediğini bilebilir misin mesela… İçinden kaç defa “dayan annem” dediğini mesela… Ya göz yaşlarını abi? Onların içindeki acıyı ben sana nasıl anlatayım ki? Çok kötüyüm be abi… Çok kötü…

Bazen kendini başkalarının yerine koyamadığın oldu mu hiç? Hani cesaret dahi edemiyorsun. Hani düşünmeye başlayınca bile boğazın bir tuhaf oluyor. Hani gözyaşlarına engel olamıyorsun…

Beni sen anlayabilirsin belki. Çünkü senle bir hastanenin bekleme salonunda sabahlamışlığımız var. Ben en çok da senin gözlerine bakmaktan korktum hep o gece. Ama bazen öyle bir oluyorsun ki abi saatlerce o gözlere bakmak zorunda kalıyorsun. Saatler o kadar ağır ilerliyor ki… Hataneden uzaklaşıyorsun, telefonun çalınca bakmaya korkuyorsun abi. Elin gitmiyor aç tuşuna. Gerçeklerden kaçabileceğini sanıyor insan. Ben bildiğin çok kötüyüm be abi… Çok kötü…

Şimdi evde yalnızım. Az önce aradı babam. Babamın sesi, amcasının ölüm haberini verirken de aynıydı abi. Şimdi çocuklar anaları için feryad ediyor. Tuhaf geliyor. Bir anda geliyor. Olmaz diyorsun ama oluyor abi. İçim kötü. İçim acıyor. Ağlamakla rahatlar mı gerçekten insan? Ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorum… Rahatlayamıyorum. Çok kötüyüm be abi… Çok kötü…

Korkuyor insan. Ölüm kapında kol gezinirken. Hafta geçmeden başka bir ölüm haberi… Birinin acısı dinmeden… Daha birinin gidişini sindiremeden… Zaman gerçekten ilaç mıdır? Yoksa zaman mıdır bu acının nedeni?

Yazmaktan başka şu an yapabileceğim bir şey yok. Yalnızım… Vakit gecenin bir yarısı… İnsan ne yapacağını bilmiyor abi… Uyumaya korkuyorsun… Uyuyunca gidene haksızlık ediyormuşsun gibi geliyor. Sen sabah uyanacaksın ama o… Uyanamıyor işte abi… Uyanmayacak ki hiç…

Oğlunun uçağı havalimanına indiği vakit bir ana bu dünyayı terk ediyor abi… Dayanamıyor artık… Bu yazdığım satırı dün rüyamda görmüştüm diyeceğim sana, belki de bana inanmayacaksın… Hayat nedir abi? Biz ne yapıyoruz abi? Biz kimiz abi?

Çok yalnızım abi. Bu gece belki de hayatımın en kötü gecesi olacak. En çok bu gece ürkeceğim belki de boş bir evde. Bazen onun yüzü geliveriyor gözlerinin önüne, bütün bedenin ürperiyor. Sonra ağlıyorsun abi. Derinden… Şimdi boş Akçaabat sokaklarında gezmek istiyorum. Sadece yürümek istiyorum. Öyle boş bir hayat gibi yürüyüp gitmek.

Daha yazamıyorum. Konuşmak istiyorum şu an biriyle. Sadece konuşmak. Ağlasam diyorum… Ben ağlayayım o hiçbir şey yapmadan dinlese. Hiç konuşmasa bile. Sana ondan yazıyorum abi.

Çok kötüyüm be abi… Bildiğinden de çok kötüyüm…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder