7 Nisan 2013 Pazar

"TC" MEVZUSUNA DAİR


Sosyal medyadaki kullanıcı adlarının başına "TC" koyarak kamu kuruluşlarındaki tabela değişikliğini eleştirmenin mantığını sorguluyorum iki gündür. Tek bir anayasanın ve tek bir devletin idaresindeki kurumların isimleri başından zaten bilinen ve varlığı hiçbir zaman inkar edilemez bir ibareyi kaldırmanın sakıncalarını düşündüm. Bulamadım şahsi kanaatime göre bir absürtlük. Çünkü bu ülkenin tüm kamu kurum ve kuruluşları Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlıdır. Eğer ortada bir şüphe olsaydı bunu belirtmek ihtiyacı doğardı. 

Yani bu şudur: Kanserli bir hastanın "I'm cancer but i'll beat it!" tişörtü giymesi bir aralar modaydı ve bu bir yönüyle hem moral verici hem de doğal bir eğilim olarak kabul edilebilirdi. Bunun tersten okuması da birilerinin "I'm not cancer" tişörtü giymesidir. Ki bu da saçmadır. Çünkü istisnai durum kanser olmaktır. Tırnak içine alınması gereken vurgu yapılması gereken mesele de budur. 

O halde, bilinen ve aksi hiç bir zaman iddia edilmeyecek bir durumun üzerine baba basa vurgulanması saçmadır. Çünkü bu Trabzonspor ambleminin üstüne "Trabzonpor Amblemi" yazmaktır. Her bir kamu kurum ve kuruluşu zaten devletini temsil eder. O nedenle TC ibaresinin oluru ya da olmazı problem değildir bana göre. 

Diğer bir bakış ise kokuşan ve yozlaşan kamu kurum ve kuruluşlarının işlev, yapı ve idaresi açısından hiç bir zaman eleştiri konusu olmamış olmasıdır. Yani bana göre bizim istediğimiz şey "şekil"dir. En basitinden bir meclis, meclis olma özelliğini, bir adamın ağzına bakan 300 küsür milletvekili barındırması ve kralın danışma meclisi haline dönmesiyle mana ve işlev olarak varlığını kaybeder. Adına ister TBMM de ister BMM bu sonraların tartışmasına ancak konu teşkil eder. 

Adaletin olmadığı bir yerde, adalet sarayını havaya uçurmaktır bana göre toplumsal duyarlılık. Çünkü "V" der ki: "Adalet Tanrıçasını havaya uçurarak insanlara bu ülkede neyin yok olduğunu gösterdim!". Eğer kokuşmuş bir sistem ve kurumsallaşma gözümüze gözümüze sokulurken, kurumların dolap içinde dolap dönen koridorlarının rengi ve ismi ise sadece mesele evet TC tartışmasına devam ediniz. Kimseyi yargılamak gibi bir amacım yok. Ancak amacınız gerçek manada bir toplumsal duyarlılık yaratıp başkaldırmak ise gri pijamalarınızı giyip facebook başında klavye şovalyeliği yapmak sadece bir komedi unsurudur. 

Çünkü bana göre bu küçük meseleler, sistemin insanları orgazma uğratıp onları pasifleştirme ve vicdanlarını rahatlatma ya da "gereğini yaptım" düşüncesiyle hayatlarına devam ettirme meselesidir. 

Ki diğer taraftan elime ufak bir araştırma sonucu geçen bir fotoğraf var ki olayın özetidir. Artık insanların refleks tepkileri, maalesef onların kendi öz duyarlılıklarından önde seyrediyor. Yani birey, gerçek manada neye ne amaçla destek verdiğini bilmiyor. Herkes, kafasındaki şahsi amacı doğrultusunda bu olaya/eyleme katılıyor. Fakat totalde bu eylem onu ilk başta ortaya atanların ellerindeki veriyi oluşturuyor. Bireyin amacı A olsa da bunun sunucuları bu sonucu B olarak adlandırabildiği gibi, dolaylı yoldan bireyin amacının da B'ye dönüşmesi hem meşru hem de engellenemezdir. 

Bahsettiği şey şudur:http://www.itusozluk.com/gorseller/facebook+ta+isminin+ba%FE%FDna+tc+koymak/496386

İncisözlük'te canı sıkılan bir yazarın, kendi ifadesiyle "sikertmecilik" oynamasından başka bir şey değil. Bunan inanmıyor olabilirsiniz ama inci sözlüğün başlattığı bu nevi "sikertmelerin" sonuçlarına netten ulaşmanız çok kolaydır. Can Yücel şiirleri meselesi halen daha tazedir. 

Son olarak, toplumsal olarak bir bütün olmak aynı meydanda yumruk kaldırıp aynı biber gazını solumaktır. Sanal ortam tepkileri ise bana göre vicdan orgazmı/tatmini'nden başka bir şey değildir. 

1 yorum: